Uluslararası Finans Enstitüsü'nden Türkiye analizi: O şart gerçekleşirse 2025'te Türkiye'ye para girişi artacak

Uluslararası Finans Enstitüsü'nden Türkiye analizi: O şart gerçekleşirse 2025'te Türkiye'ye para girişi artacak

Haber Giriş Tarihi: 31.05.2024 14:01
Haber Güncellenme Tarihi: 31.05.2024 14:01
Bursatarafsiz.com

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), gelişmekte olan ekonomilere sermaye girişlerine ilişkin raporunu yayımladı. Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerin de yer aldığı raporda, daha sıkı politikaların ülkede cari açığın 2023'ün ilk çeyreğindeki 24,6 milyar dolardan 2024'ün ilk çeyreğinde 10,9 milyar dolara düşmesine yardımcı olduğu ve önemli miktarda yurt dışında yerleşik net sermaye akışının çekilmesini sağladığı aktarıldı. Raporda, ortodoks politikaların sürdürülmesi halinde Türkiye'ye yurt dışındaki yerleşik kişilerin net sermaye girişlerinin 2025'te artmasının beklendiğini bildirildi.

SIKI POLİTİKALAR TÜRKİYE'NİN İÇ VE DIŞ KIRILGANLIKLARINI AZALTACAK

Özellikle devam eden sıkı politikaların Türkiye'nin iç ve dış kırılganlıklarını daha da azaltacağı göz önüne alındığında Türkiye'ye net sermaye girişine ilişkin kısa vadeli beklentilerin yatırımcıların Türk varlıklarının sunduğu geniş getiri farklarını yeterince cazip bulup bulmayacağına bağlı olduğu belirtilen raporda, daha geniş faiz oranı farklarının Türkiye'nin yeterince büyük sermaye akışlarını çekmesine yardımcı olacağının beklendiği aktarıldı.

Raporda, Türkiye'nin reel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyümesinin 2025'e kadar öngörülen yavaşlamaya rağmen sanayileşmiş ülkelerin ortalama büyümesini geçeceğinin öngörüldüğü belirtilerek, bu olumlu büyüme farkının, özellikle yurt dışında yerleşik portföy ve doğrudan yabancı yatırımların net girişi şeklinde, yeterince büyük yabancı sermayeyi Türkiye'ye çeken bir başka faktör olmasının beklendiği ifade edildi.

ORTODOKS EKONOMİ MODELİ NEDİR?

Yunanca "orthos" (doğru) ve "doxa" (inanç, öğreti) sözcüklerinden oluşan Ortodoks kelimesi, "doğru inanç" anlamına geliyor. Ortodoks ekonomi politikası da geleneksel öğretileri baz alan ana akım ekonominin bir dalı olarak değerlendiriliyor. Bu ekonomi modeli, arz ve talep dengesini optimum bir noktaya indirme amacı taşıyor.